8 Aralık 2009 Salı

Bon Nadal =)

Vee Barselona'ya yeniden Noel geldi.

Alışveriş merkezlerinin önünde Noel Babalar, Noel Anneler, cinler, periler, börtü böcek belirmeye; her yerde Noel şarkıları çalmaya; dükkanlar pazarları da açmaya; caddeler Noel ışıklarıyla aydınlanmaya; sokaklarda devasa galetler (bir tip makarna) belirmeye başladı.

(Devasa galetlerden birini görmek için tıklayın)

(Makarnadan yılbaşı süsü mü olur diyenlere şu kısa açıklamayı yapayım hemen: Katalanların tipik yılbaşı yemeklerinden biri escudella çorbası. Ekşili köfteye bir de makarna eklemişsiniz gibi düşünün. Ve işte o eklediğiniz makarna galet tipi makarna olmalı... Yani galet Noel'le özdeşleştirilen bir makarna.)

Mutsuz, cılız ve genç Noel Baba Katalunya Meydanı'ndaki Corte Ingles'in kapısını bekleye dursun; alışveriş merkezinden sokağa yayılan Noel şarkılarına, yani Villancicolara (viyansiko) takıldım ben. En meşhurlarını biraz ev arkadaşım biraz diğer katalan arkadaşlarımdan öğrenmeye başladım. Ve Corte Ingles'in hediye alışverişiyle boğuşmakta olan müşterilerinin kafasına kaktığı bir tanesini sizlerle paylaşıyorum.

Campana sobre campana (Zil üstüne zil)



http://www.youtube.com/watch?v=DyRFHeNMoXA

més que una calçotada ...

Şurada bahsettiğim leziz aktiviteyi nihayet geçtiğimiz pazar gerçekleştirdim: Katalunya topraklarındaki ilk calçotadamı bu tipik yemeğin anavatanı Valls'te yedim.

Barselona'daki ilk günlerimde tanıştığım ve pek kaynaştığım bir katalan arkadaşımla ve onun ailesiyle birlikte pazar öğlen arabayla yola koyulduk. 1,5 saatlik bir yolun ardından önce Santes Creus isimli sevimli bir kasabaya geldik. Arabayı park edip şehrin eski meydanına doğru yokuşu tırmanmaya başladık. Bayrama denk gelmişiz. Yolda gegants (devler) geçidi vardı. Resimde bir tanesini gördüğünüz dev kuklalar dans ederek ilerlerken arkasından ufak bir orkestra davul zurna çalıyordu. Her kuklanın içinde aslında omuzlarında onca yükü taşıyan bir adam olduğunu hatırlatayım. Yeri gelmişken kısaca söyleyip geçelim: Gegants geçitleri katalanların tipik bir bayram aktivitesi. Örneğin Katalan Ulusal Günü'nde (11 Eylül), Noel'de vb önemli günlerde Barselona'yı bir uçtan bir uca kateden gegants geçitleri düzenleniyor. Sanırım gegantlarla ilgili daha fazla bilgi toplamam gerekiyor...




Bu arada, yokuş yukarı yolumuzda ilerlerken bir başka katalan tadıyla daha tanıştım: carquinyolis. Bu tatlı-sert ve fıstıklı dilimler fırının vitrininde göründüklerinden kat kat daha güzellermiş meğerse. Uzaktan kızarmış kuru ekmeğe benzeselerde yediğinizde kurabiye tadı bırakıyorlar ağzınızda.




http://www.cheeef.com/251/recetario/858/carquinyolis.html



Bu arada, sadece Katalunya'da yapılmasa da, Barselona'nın güneyinde (Tarragona bölgesinde) pek meşhur olan almendras garrapiñadastan da bir paket aldı bana 'ev sahibem'. Ama, az sonra anlatacağım gibi, o gün o kadar çok şey yedim ki hala bu şeker-karamel kaplı bademleri denemeye izin vermiyor midem ve vicdanım.



www.delavistaalpaladar.com/2009/01/almendras-garrapiadas



Gelelim calçotadaya...

Santes Creus'u şöyle bir turlayıp (Ortaköy kadar bir yer düşünün...) arabaya döndük ve otoyolda biraz kaybolduktan, yer yol sorduktan sonra tam zamanında -yani tipik ispanyol öğle yemeği saati olan 14.30 sularında- asıl hedefimiz olan Masia Bou'ya ulaştık.



Pencere kenarı masamıza kurulup menüleri elimize aldık. Tabii menüde her çeşit yemek var. Ama bizim ne yiyeceğimiz belliydi: Calçotada menüsü. Ki onun içeriği de şöyle:

1. Yanında özel sosuyla calçots (kişi başına 20 tane calçots düşüyor)
2. Butifarra (Bir çeşit devasa sosis) ve fasulye (kuru fasulye, fakat söz konusu sosisin yağında kızartılmış olarak)
3. Kuzu pirzola ve enginar.
4. Crema Catalana (Krem karamelin yayvan bir tabağa yayılmış ve üzeri hafif yakılmış (karamelize edilmiş) hali.
içecek: şarap + cava (gazlı beyaz şarap)

Ve evet, bu menü tek kişilik. Yani öyle ortaya söyleyip paylaşmak falan yasak. Restoranın prensibi imiş...

Yemek faslı ise şöyle: Önce masanın üstüne beyaz bir kağıt geliyor. Üstüne calçots, herkese birer sos tabağı, herkese birer boş tabak ve şarap konuyor. Veeeee masadakiler önlüklerini takıyorlar ki soğanları hüpletirken üstleri kirlenmesin. Aşağıda size kanıt olarak iki fotoğraf sunuyorum. Umarım fotoğraftakiler kızmaz...








Bu fotoğraftan sonra hepimiz soğanlara saldırdık. Ellerimiz yana yana soğanları soyup, güzeeeelce sosa batırıp hüpür hüpür yedik hepsini. Soyduğumuz kabuklar önümüzdeki tabaklarda tepeler halinde biriktikçe garson teyze gelip teker teker çöplerimizi kovasına boşaltıp gidiyordu. (Bu arada bütün garsonların sanki Almanya'da bir mangal partisinden kaçırılıp getirilmiş gibi bir geleneksel üniformaları vardı). Bir yandan da porródan (yani şarabı getirdikleri aşağıdaki gibi bir 'sürahi'den) şarap içtik. Biz soğanları silip süpürünce aynı garson teyze beyaz kağıtla bir masayı bir anda toparladı ve menüye kaldığımız yerden devam ettik...



http://radiovinaros.mforos.com/1602282/7753531-bon-dia/



Çatlayana kadar yemeğe çok yaklaşsa da calçotada kesinlikle tekrar edilesi bir aktivite. Ayrıca ne kadar kalabalık o kadar güzel... Geçtiğimiz pazar bizdeki bayram yemeklerini hatırlattı bana. Aile, bol yemek, bol muhabbet ve tatil havası.

Nasıl bitireceğimi bilemedim. Crema Catalana ile veda ediyorum sizlere =)