1 Kasım 2009 Pazar

yol - yolsuz - yolcu - yolculuk

Caminante, son tus huellas
el camino y nada más;
caminante, no hay camino,
se hace camino al andar.


Ey yolcu, ayak izlerindir
yol dediğin, işte o kadar.
Ey yolcu, yol diye bir şey yok,
yol olur attığın adımlar.


Antonio MACHADO

I. YOL

Hayallerim yıkılmak ya da -daha yumuşak bir deyişle- değişmek içindir. Kendime çizdiğimi sandığım yolla 'gerçek'te attığım tesadufi adımlar sarmalanır; ne idüğü belirsiz (böyle mi yazılıyordu?)bir yol oluverir. Bir mehteran bir yengeç misali...



II. YOLSUZ


Yolsuz dediğimiz adam aslında tam tersine yollu değil mi? Rüşvet niyetine takım elbise aldığı iddia edilen PP (Partido Popular) Valensiya başkanı Fransisco Camps, Katalan sanatının en prestijli kurumlarından Palau de la Música'nın kasasını kendi cüzdanı gibi kullanan başkanı Félix Millet ve bu aralar benzeri yolsuzluk suçlamalarından tutuklanan muhtelif İspanyol siyasetçileri yolunu kaybedenlerden mi? Yoksa bulanlardan mı? Yoksa yolu kesilenlerden mi?


III. YOLCU

Dişçi, çiçekçi, gözlükçü gibi bir şey midir yolcu?

Uykucu, yalancı, inatçı gibi bir şey mi?

Bir meslek, bir hayati görev midir yollara düşmek?

Yoksa bir tür kapris, bir karakter bozukluğu, bir takıntı mı?

Hep uzun yolda mıdır yolcu? Sokağın bir ucundan ötekine adım adım düşünen de bir yolcu değil midir?

Tren camından geçip giden renklere boş bakan mı daha uzaklara gider? Yoksa yolu düşmezse kimsenin geçmeyeceği sokakları arşınlayan mı?

Sabah bindiğim otobüste fıstık yeşili mini gece elbisesi altından bacaklarını açmış takım taklavatı ortada uyuyakalmış - gibi gözüken - travestiyle beni aynı kefede tanımlamaya yeter mi bu dört harf?

Ya da Yoldaki Jack London'la beni?


IV. YOLCULUK

El viaje no acaba nunca. Sólo los viajeros acaban. E incluso estos pueden prolongarse en memoria, en recuerdo, en narrativa. Cuando el viajero se sentó en la arena de la playa y dijo: “No hay nada más que ver”, sabía que no era así. El fin del viaje es simplemente el comienzo de otro. Es necesario ver lo que no ha sido visto, ver otra vez lo que ya se vio, ver en primavera lo que se vio en Verano, ver de día lo que se vio de noche, con sol donde antes la lluvia caía, ver el trigo verde, el fruto maduro, la piedra que cambió de lugar, la sombra que aquí no estaba. Es preciso volver a los pasos que fueron dados, para repetirlos, y para trazar caminos nuevos a su lado. Es preciso recomenzar el viaje. Siempre. El viajero vuelve ya.

Yolculuk asla bitmez. Biten yolculardır sadece. Üstelik onlar da hatırda, anılarda, anlatılarda bir süre daha kalırlar. Kumsalda oturan yolcu 'Görülecek başka bir şey kalmadı' dediğinde bilir aslında bunun böyle olmadığını. Yolculuğun sonu bir yenisinin başlangıcından ibarettir. Görülmeyeni görmek şarttır; görülmüş olanı yeniden görmek; yazın görüleni bir de kışın görmek, gece görüleni bir de gündüz gözüyle seyretmek, eskiden yağmurun ıslattığını şimdi güneş altında görmek, olmamış hasadı, çürümüş meyveyi, yeri değişmiş kayayı, önceleri orada olmayan gölgeyi. Atılan adımların üstünden yeniden geçmek gerekir, tekrar etmek ve yanlarına yenilerini eklemek için. Yolculuğa yeniden çıkmak gerekir. Her zaman. Yolcu yeniden yollarda.

Jose SARAMAGO


...
Y entristeces de pronto, como un viaje.

...
Ve bir seyahat gibi, aniden hüzünlenirsin.


Pablo NERUDA
(20 Poemas de amor y una canción desesperada,
Poema 12 - 20 Aşk şiiri ve bir ümitsiz şarkı, 12.şiir)

Hiç yorum yok: